Zülfü Livaneli


Full Name and Common Aliases

Zülfü Livaneli was born as Zülfü Kaygısız on March 9, 1933, in Istanbul, Turkey. He is commonly known by his pen name, Zülfü Livaneli, which he adopted later in life.

Birth and Death Dates

March 9, 1933 - Present

Nationality and Profession(s)

Turkish novelist, playwright, poet, singer-songwriter, musician, politician, and former Minister of Culture. He is a renowned figure in Turkish literature and politics.

Early Life and Background

Zülfü Livaneli was born to a family of modest means in Istanbul's Karagümrük neighborhood. His early life was marked by a love for music and poetry, which he developed through self-study and exposure to traditional Turkish folk songs. He began writing at an early age, penning his first poem at the age of 12.

Livaneli attended high school in Istanbul but dropped out due to financial constraints. This decision led him to work as a laborer and a sailor before eventually returning to education. He later earned a degree in literature from Ankara University's Faculty of Letters.

Major Accomplishments

Zülfü Livaneli has had an illustrious career spanning multiple fields. As a writer, he is best known for his novels and plays that often explore the human condition, love, and social justice. His works frequently delve into Turkey's complex history, politics, and cultural heritage.

Livaneli's literary contributions have been recognized with numerous awards, including the Turkish Ministry of Culture and Tourism Award (1974), the Marmara University Turkish Literature Award (1985), and the Turkish Writers' Union Award for Lifetime Achievement (2003).

Notable Works or Actions

Some of Zülfü Livaneli's notable works include:

The novel "Ayyıldız Express", a poignant portrayal of Turkey's 1960s social upheaval.
His play "Kasaba", which premiered in 1973 and tackled themes of love, family, and the human condition.
* As a singer-songwriter, Livaneli released several albums that blended traditional Turkish music with modern styles.

Impact and Legacy

Zülfü Livaneli's impact on Turkish literature and politics is undeniable. His works have inspired generations of writers, musicians, and artists. His commitment to social justice has made him a vocal advocate for human rights and democratic values in Turkey.

In 1991, Livaneli was appointed as the Minister of Culture by the Turkish government. During his tenure, he oversaw significant reforms aimed at promoting arts and culture in Turkey.

Why They Are Widely Quoted or Remembered

Zülfü Livaneli's quotes often reflect his deep understanding of human nature and his commitment to social justice. He is widely quoted for his insightful observations on the complexities of life and love:

> "The most important thing is not what we achieve, but how we live."

This quote encapsulates his philosophy of living a meaningful life, one that balances individual aspirations with the greater good.

Zülfü Livaneli's enduring legacy extends beyond his literary contributions. His dedication to promoting arts and culture has left an indelible mark on Turkish society. As a writer, musician, politician, and advocate for human rights, he continues to inspire readers around the world.

Quotes by Zülfü Livaneli

Zülfü Livaneli's insights on:

"
ömrüm boyunca bir köpek olarak yaşamıştım ama artık kesin kararım, bir kediye dönüşmekti. bütün bunlar bir köpek gibi bağlanmam, sevgi ve merhamet dilenmem yüzünden başıma gelmişti.
"
Fyodor Dostoyevski, insanın ancak acı çekerek olgunlaşacağını söyler. Bu açıdan bakınca İstanbul'un benim hayatımda çok önemli bir yeri var. Çünkü ben bu şehirde olgunlaştım.
"
İçinde yaşadığı koşullar ve iklim insanları değiştiriyor.
"
Çünkü dünyevi işlere olan ilgimizi yitirmiştik. Hayatımızda ne trafik sıkışıklığı vardı, ne bürokrasi, ne vergi, ne form doldurma, ne banka... Sabah ayağımıza geçirdiğimiz eski bir şortla evden çıkıyor, arkadaşlarla sohbet ediyor, kahve içiyor, bazen denize giriyor, bazen denize giriyor, bazen balık tutuyor, ağır ağır akan bir su gibi acele etmeden yaşayıp gidiyorduk.
"
Ah unutulmuşluk, terk edilmişlik... Ah yalnızlık! Meğer ne değerli kavramlarmış bunlar. O dingin hayatlarımız için ne kadar gerekliymiş.
"
Nedendir bilmem ama bunun şart olduğunu hissediyorum. Hikaye bitmeli, bu iş tamamlanmalı, artık anlatacak bir şey kalmamalı.
"
Varlığımın bir anlamı var mıydı ki, yokluğumun olsun? Her şey rastlantısal mı, yoksa ilahi bir plana göre mi işliyor? Tasarladım mı, tasarlandım mı; bir düş mü görüyorum yoksa başka birinin düşü müyüm; daha doğrusu düşümde, başka birini düşleyen birinin gördüğü düşteki- sonsuza kadar uzatılabilecek sayıda bir ayna oyunu muyum?Sayfa:462
"
Haklı olanı güçlü kılamadığımız için de güçlü olanı haklı kıldık.
"
Bilgi ne garip bir şeydi. Şişede hapsedilmiş bir cin gibi yıllarca duruyor, senin gelip kapağını açacağın günü bekliyordu.
"
Değersiz insan , -böyle bir şey var mıdır bilmem ama, hadi daha az değerli diyelim, altına karşı bozuk para gibi- kendisinin değersiz olduğunu hiçbir zaman düşünmez, çünkü değerler dünyasının, değerler hiyerarşisinin farkında bile olmadığı için huzurludur ama değerli bir insan kendisinin değersiz olduğu düşüncesine kapılırsa, iflah olmaz.
Showing 1 to 10 of 47 results